Gençlik yıllarında büyük bir heyecanla atıldığınız iş hayatı, farklı roller, başarılar ve bazen de duraklama dönemlerini içeriyor. Özellikle kırk-kırk beş yaşlarına gelindiğinde içsel bir sorgulama sesini giderek artırarak sizi düşünmeye zorlar. Ben ne yapıyorum, doğru yerde, doğru işte, doğru insanlarla mı birlikteyim yoksa artık ilk yol ayrımında zor bile olsa bir karar verip konfor alanından çıkmalı ve yeni bir başlangıç mı yapmalıyım? İster kendi işinizi yapın ister profesyonel olun fark etmiyor bu yaşlara gelindiğinde bir farkındalık ve kendini arayış yolculuğu başlıyor. Peygamberler bile 40 yaşından sonra asıl yolculuklarına başladığına göre bu dönem ikinci baharın başlangıcı ve hayatınızı sizin daha çok belirlemeye başladığınız dönemin başlangıcı oluyor. Ben de bu döngüyü bizzat yaşadım. 45 yaşını bitirdiğimde uzun yıllar çalıştığım çokuluslu şirketimden ayrılma ve yeni bir yolculuğa çıkma kararı aldım. Eşim bile bu kararı anlamakta zorlandı ve neden böyle bir riske girdiğimi defalarca sorguladı. Bir yıl çalışmama kararı almıştım. Bu dönem, sadece dinlenmek değil, aynı zamanda kendimi, hayatı, hedeflerimi ve Dünya’ya dair bakış açımı yeniden değerlendirmek için bir fırsat oldu. Uzun süre yapmaya niyetlendiğim hobilere, dostlara zaman ayırdım.
Bir süre iş hayatından uzaklaşmak, insana hem geniş bir perspektif hem de daha derin bir iç görü kazandırıyor. Yoğun tempodan uzaklaştığınızda, sürekli hareket halinde olmanın yarattığı gürültü yerini sessiz bir muhakemeye bırakıyor. Bir süre dinlenmeden sonra Covid salgınına kadar danışmanlık, başka bir çokuluslu şirkette üst düzey yöneticilik ve İran’dan gelen güzel bir teklifle danışmanlık için gittiğim şirketten gelen ve binlerce kişinin çalıştığı satış ve pazarlama departmanını yönetme fırsatı. Her yeni işte birçok yenilik öğrenirken daha önce yaptığım işlerde de ne kadar çok bilgi tecrübe kazandığımı görüyor ve keyif alıyordum. Sadece maaşımı almak için çalışmak yerine kendime işime vermiş olmanın ne kadar değerli ve doğru olduğu birçok kez şahit oldum.
Covid 19, eve kapanma sürecinde ve sonrasında yirmiden fazla şirkete eğitim ve danışmanlık desteği verdim. Bu projelerde farklı seviyede, motivasyonda ve tecrübede insanlarla çalıştım. Üst düzey yönetimin vizyonunu, bakış açısını ve stratejilerini tüm seviyelere aktarabilmiş olan şirketlerin daha güçlü, dayanıklı ve hedefe odaklanmış olduğunu net bir şekilde gördüm.
İlk işe başladığımda, heyecanım ve merakım bana yol gösteriyordu. Bugün ise deneyimlerimin üzerine inşa ettiğim bir bilgelik ve farklı bakış açıları ile daha farklı hareket ediyorum. Ancak şunu açıkça söylemeliyim ki, hangi yaşta olursanız olun, öğrenme ve gelişim süreci asla durmuyor. İş dünyası da tıpkı doğa gibi, sürekli değişen, adapte olmanızı gerektiren bir ekosistem.
2024 yılının sonuna doğru artık tamamen iş hayatını bırakıp belki biraz borsa işleri ve daha çokta sakin bir şekilde emekliliğin dinginliğine kendimi bırakmayı planlıyordum. Hatta gerekirse şehir değiştirmek başta olmak üzere birçok kez ailemle de bu konuyu istişare edip planlar yapmıştık. Antalya, İzmir, Çanakkale veya Alanya hangisi daha iyi olur nerede daha mutlu ve huzurlu yaşarız planları akşam yemeklerimizde yerini gittikçe arttırmaya başlamıştı.
Bir gün ansızın gelen telefon ve devam eden görüşmelerden sonra ise aniden karar değiştirip bir kez daha sahalara dönme kararı aldım. Doğduğum ve büyüdüğüm şehirden gelen güzel bir iş teklifi ile rotam tekrar değişmişti. Anne ve babamın ilerleyen yaşları ve onlarla daha çok vakit geçirme arzusu da karar sürecinde önemli bir rol oynadı.
Yaşınız ilerledikçe iş hayatınızda öncelikleriniz değişmeye ve sıralamada para ilk sıradan aşağılara inmeye başlayabiliyor. Beni etkileyen şirketin geleceğe bakışı, vizyonu ve yönetim kurulunun bakış açısının benim fikirlerimle birçok benzerlik içermesiydi. Gelen teklifi kabul etmemin başlıca sebebi de bu oldu haliyle.
Özellikle hızlı değişimlerin yaşandığı sektörlerde, gençlerin dinamizmi ve teknolojiye yatkınlığı öne çıkar. Ancak yaşın getirdiği deneyim, kriz anlarında soğukkanlılığı koruyabilme ve büyük resmi görebilme yetisi hala vazgeçilmez bir pusuladır. Ben de bu dengeyi gözeterek, genç meslektaşlarımla iş birliği yapmayı, onların enerjisinden beslenmeyi ve kendi birikimimi paylaşmayı öncelikli hedeflerim arasına aldım.
Tarım sektörü, küresel gıda güvenliği, sürdürülebilirlik ve teknolojik dönüşüm gibi hayati meselelerin tam merkezinde yer alıyor. Eskiden tarım, çoğu kişinin gözünde geleneksel yöntemlere dayalı bir alan olarak algılanırdı. Bugün ise dijital tarım uygulamaları, yapay zeka destekli üretim planlamaları ve iklim değişikliğiyle mücadele gibi konular sektörü yeniden şekillendiriyor. Bu dönüşümün içinde yer almak hem büyük bir sorumluluk hem de heyecan verici bir fırsat. “Sector Tarım” gibi dinamik ve alanında yeniliklere ve başarılara odaklanmış bir şirkette yeniden görev almak, içimdeki gençlik heyecanının yeniden yeşermeye başlamasını sağladı.
Çalışma hayatına geri dönme kararı alırken üzerinde düşündüğüm en önemli meselelerden biri, geçmiş deneyimlerimi bugünün koşullarıyla nasıl harmanlayacağım oldu. Artık sadece yönetici değil; aynı zamanda bir rehber, bir dinleyici ve öğrenmeye açık bir lider olmanın gerekliliğini daha iyi anlıyorum. İnsan ilişkilerinde empati kurmanın, farklı kuşaklarla aynı masada ortak bir dil geliştirebilmenin ve değişime açık olmanın değeri ise paha biçilemez.
“Yine, yeni, yeniden” ifadesi, iş hayatına dönüş yolculuğumu en iyi tanımlayan sözlerden biri. Yeniden başlamak, eskiyi tamamen geride bırakmak anlamına gelmiyor. Aksine, geçmişin birikimini alıp onu yeni koşullara uyarlayarak ilerlemek demek. Bu süreçte karşıma çıkan zorlukları birer öğrenme fırsatı olarak görmeye, belirsizlikler karşısında esnek kalmaya ve en önemlisi de işime duyduğum tutkuyu canlı tutmaya odaklanıyorum.
Bu yeni dönemde kendime ve ekibime sorduğum kilit bir soru var: Geleceği nasıl inşa edeceğiz? Tarımda sürdürülebilirliği nasıl sağlayacağız? Teknolojiyi insan odaklı bir yaklaşımla nasıl bütünleştireceğiz? Bu sorular, sadece benim değil, tüm iş dünyasının yanıt aradığı ve birlikte çalışarak çözüm üretebileceğimiz mevzular.
İş hayatına ara vermek sadece bir mola değil ayrıca derin bir hazırlık süreci oldu. Artık, eskisinden daha güçlü, daha bilinçli ve daha esnek bir şekilde hareket edebiliyorum.
Bu yeni sayfayı açarken hem geçmişten gelen deneyimlerimi hem de geleceğe dair merakımı bir araya getiriyorum. Biliyorum ki, her yeniden başlangıç, beraberinde yeni öğrenme alanları ve keşifler getiriyor. İşte bu nedenle, “yine, yeni, yeniden” diyerek yola devam ediyorum.
Yine Yeni Yeniden “İşe Başlamak”
Tarih
Yolun açık olsun.