Yapay zekanın iş dünyasına girişiyle birlikte, hepimiz biraz bilim kurgunun gerçek olduğunu hissetmeye başladık, değil mi? Bu teknolojinin getirdiği yenilikler, bazen bize “Jetgiller” çizgi filmindeki gibi bir gelecekte yaşadığımızı düşündürebilir. Ama aslında, işin özü çok daha yere bağlı. Yapay zeka, masalarımızda otururken bile, iş yapış şeklimizi nasıl dönüştürebileceğini gösteriyor. Şimdiden şirketlerin yarısından fazlası da en az bir departman işlerini daha hızlı yüretmek ve üretkenliklerini arttırmak için yapay zekalardan faydalanıyor.
İş dünyası açısından bakıldığında, yapay zeka ile çalışmanın güzelliklerinden biri, işlerimizi nasıl daha akıllıca yapabileceğimizi keşfetmemize yardımcı olması. Mesela, veri analizi gibi zaman alıcı görevlerde yapay zeka kullanarak, yöneticiler ve ekipler daha stratejik düşünmeye ve uzun vadeli planlama yapmaya daha fazla zaman ayırabilir. Büyük dil modelleri kullanarak web sayfaları ve sosyal media paylaşımları için platform özelinde içerik üretimi artık parmaklarımızın ucunda. Bu da demek oluyor ki, yapay zeka, sadece bir zaman tasarrufu aracı değil, aynı zamanda daha yaratıcı ve yenilikçi düşünmemizi teşvik eden bir katalizör. Hatta bir araştırmaya göre pazarlama alanında çalışan profesyonellerin %70’i, şirketlerinin şimdiden üretken yapay zekaları kullandığını dile getirdi.
Ancak her yeni teknoloji gibi, yapay zekayla çalışmanın da kendi zorlukları var. Bir yönetici olarak düşündüğümüzde, ekibimizin bu yeni araçları benimsemesini sağlamak için ekstra eğitim ve destek gerekebilir. Ayrıca, yapay zekanın karar verme süreçlerine nasıl dahil edileceği konusunda şeffaf ve etik olmamız gerekiyor. Burada önemli olan, teknolojiyi kucaklarken insan faktörünü göz ardı etmemek ve gelişmeleri takip etmek. Profesyonellerin %39’u yapay zekayı güvenli ve algoritmik ön yargıyı önleyici şekilde kullanmayı bilmediklerini belirttiler.
En önemlisi, yapay zekayla çalışmanın potansiyel etkilerini düşünmek, iş gücümüzde hangi becerilerin daha değerli hale geleceğini anlamamıza yardımcı olabilir. Rutin işler otomatikleşirken, yaratıcı düşünme, empati ve insanlar arası beceriler gibi “insan” yetenekleri daha ön plana çıkıyor. Bu, yönetim perspektifinden bakıldığında, işe alım ve eğitim programlarımızı şekillendirme şeklimizi değiştirebilir. Teknik olmayan becerilerin ve teknik olarak da “Prompt Mühendisliği” gibi mesleklerin gelecekte önem kazanması mevcut durumdaki beklentiler arasında.
Yapay zeka ile çalışmak, işletmeler açısından bakıldığında, işleri nasıl daha iyi yapabileceğimizi düşünmemize yardımcı oluyor. Bu teknoloji, iş süreçlerimizi hızlandırmanın ve daha verimli hale getirmenin ötesinde, aynı zamanda ekibimizi nasıl daha etkili bir şekilde yöneteceğimiz ve iş dünyasındaki insan faktörünün değerini nasıl artıracağımız konusunda bize yeni perspektifler sunuyor. Gelecek, yapay zekanın iş ve insan arasındaki bu etkileşimin nasıl şekilleneceğine dair heyecan verici fırsatlarla dolu.
Yapay Zeka Dünyasından ilginç bir bilgi:
Tüketicilerin %91’i görsel içerikleri diğer içerik türlerine tercih ediyor. Yakın zamana kadar, görsel içerik yaratımı için tasarımcı desteği, PhotoShop veya benzeri yazılımlar ve saatler harcanması gerekirken yapay zeka çağında artık bu amaç için de seçeneklerimiz arttı. Midjourney, DALL-E ve Lumiere gibi yapay zekalar bir konsept görseli veya direk yazıdan yola çıkarak resim ve video yaratma kaabiliyetine sahip.
Yazarımızın Özgeçmişi
Boğaziçi Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünden mezun oldu. Aynı yıl dijital pazarlama alanında NMQ Digital şirketinde işe başladı ve CRM, Web Content Management, Performance Marketing alanlarında görev aldı.
Şu anda SEO alanında çalışmakta ve Boğaziçi Üniversitesi Veri Bilimi ve Yapay Zeka Enstitüsünde yüksek lisans çalışmalarına devam etmektedir.
Machine Learning, NLP ve Yapay Zeka etiği konularında çalışmalar yapmaktadır.