İş Mükemmelliğinde: Kendi Ayağına Çelme Takma

Tarih

Kendi kendini sabote etmek, potansiyelimize ulaşmamıza engel olan, zihinsel, duygusal, fiziksel sonuçları olan, davranışları ifade eder. “(Hedefe) ulaşmak istiyorum ama (davranışı) yapmaya devam ediyorum.” durumunu yaratan beynimiz, hızlı ve otomatik karar almak ve hayatta kalmamıza odaklıdır. “Asla kendimi sabote etmem ve bunu yapıyor olsam fark ederdim.” Bu söz size de tanıdık geliyor mu? Bu yazım sabotajcın ile tanışmanı sağlamak ve çözümlere ışık tutmak üzeredir.
Bilinçli ve Bilinçsiz Kendini Sabote Etme
Hiç arzu ettiğiniz şeylerden kendinizi alıkoy(ul)duğunuzu hissettiniz mi? Güçsüzleştirme, bazen başkaları tarafından yapılırken bazen de kendimiz yapmaktayız. Geçmiş duygu düşünce ve davranışların oluşturduğu deneyimler, biz değişmediğimizde benzerlerini doğuracaktır. Deneyim modellerini zenginleştirmediğimizde, dünyaya bakışımızı oluşturan mercekler yaratmaktayız. Bu mercekler sayesinde, bu konuda yapacak bir şey yok ya da bu böyledir inançlarımız oluşur. İş-yaşam yolculuğunda, güçlü ve başarılı bir hikaye yaratmak istiyorsan, seni güçsüzleştirenin ne olduğunu keşfetmekle başlamalısın.
Drama Üçgeni kavramı ilk kez 1960’lı yıllarda psikiyatrist Dr. Stephen B. Karpman tarafından bulunmuştur. Ben daha çok güçsüzleştirme üçgeni ifadesini kullanmayı tercih ediyorum. Güçsüzleştirme üçgeni, 3 ana karakterden oluşmaktadır.

  • Kurban, Mağdur
    “Yeterince iyi değilim ve hiçbir zaman da olmayacağım. Başkalarının yapabildiğini yapamam.’’ Kontrol edemediği güçlere karşı, sorumluluk almaz ve sorumluluğun başkalarına ait olduğuna inanır. Mağduriyetinin gerekçesi, ebeveynler ya da başka güçleri işaret ederek suçlamayı kullanır. İş dünyasında Mağdura yardım eden herkes, kendilerine yardım edemeyeceklerini kanıtlamış olur. Onlara yardım etmeyen herkes, dünyanın onlara karşı olduğunu kanıtlar. Alınmayan terfiler, kaçan primler ve sistemin onun karşısında olması durumunu yaratır. Mağduriyetini dinleyecek kişileri çekerler.
  • Kurtarıcı, Kahraman
    Başkaları için yaptıkları üzerinden, amaç ve öz değer elde ederler. Başkalarının gelişimi veya başarısının sorumluluğunu üstlenerek, kendi kişisel gelişiminden ve sorumluluğundan kaçınırlar. Mağdurlarla yakın ilişki içindedirler. Dikkat ve enerjisini kendisi yerine, mağduru önde tutmaya çalışırlar.
  • Zalim, Zulüm
    Zalim olanlar, genellikle saldırgan ve kavgacıdırlar. Güven duvarlarının yıkılmaması için, savunmada kalırlar. Kimsenin onlardan yararlanmaması için önce kendilerinin saldırması gerektiğine inanırlar. Zalim’in en büyük korkusu kontrolü kaybetmek ve Kurban olmaktır. İş yerinde bir çok kişi o pozisyonu ele geçirmeye, ödülü, takdiri, elinden alınmaya çalışıldığını düşünerek, kavgaya hazır, saldırgan halde olurlar.
    Bu yaklaşıma ya karşılık verir insanlar ya da kaçarlar. Bu durum zalime dünyanın düzeninin bu olduğunun kanıtlanması anlamına gelir. Sonra iş dünyası böyle der.

Bu 3 karakterin birbirine ihtiyacı var. Kurban, Kurtarıcı ve Zalim’inden, her şeyin onlara karşı olduğuna dair kanıt bulmasına ihtiyaç duyar. Kurtarıcı, kurbanın kendisine bir amaç ve kötü adam(Zulüm eden) bulmasına ihtiyacı vardır. Zalim tehlikeyi ve korkuyu kontrol için Kurbana ihtiyaç duyarken, kimsenin onlara yardım edemeyeceğinin kanıtı için kurtarıcıya ihtiyacı bulunmaktadır.
Bu üçgende sıkışıp kalmak, tekrar tekrar benzer seçimleri yapmak anlamına gelmektedir. Güçsüzleştirme üçgeninden çıkmak, kalıplarınızı tanımak, sorumluluğunuzu kabul etmek ve ilerlemeye değer olduğunuzu kabul etmek anlamına gelir. Kurban, Kurtarıcı ve Zalim’in ortak noktalarından biri, üçünün de öz değeri dışarıda aramalarıdır. Bu sıkışmadan çıkış, gerçek benliğinizi, insanlığınızı, benzersiz güçlerinizi ve tutkularınızı, yaşam amacınızı onurlandırmanıza ve kendi hikayenizin yazarı olmayı seçmenize dayanır.
Animasyonlu anlatım: https://www.youtube.com/watch?v=ovrVv_RlCMw
Güçsüzleştirmenin davranış göstergeleri nelerdir?
İlişkilerde, finansta, kariyerde, sağlıkta ya da hayatımızın herhangi bir alanında, güçsüzleştirmeyi (yetkisizleştirmeyi), bilinçli ya da bilinçsiz yaparız. Davranışın arkasındaki duygunun keşfi, kilit önem taşımaktadır. Bu süreçlere Profesyonel koç ile bakmak, keşfi kolaylaştırır. Nedir bu davranışlar derseniz:
• Erteleme: Başarı için gerekli olan görevleri ertelemek
• Kendi kendine olumsuz konuşma: Kendini risk almaktan veya yeni zorluklara girişmekten caydırmak.
• Başarı korkusu: Başarılı olduğunda yeni olan durumun belirsizliği korkusu, hedeflere doğru adım atma kaçınması yaratır.
• Sahtekârlık sendromu: Kişinin yeteneklerinden, başarılarından ve becerilerinden şüphe duyduğu, hak edilmemiş olduğunu hissetme hali.
• Aşırı düşünmek: Detayın içinde kaybolmak ve asla harekete geçmemek.
• Özbakım eksikliği: Kişinin kendi fiziksel, duygusal veya zihinsel sağlığını ihmal etmesi.
• Mükemmeliyetçilik: İnanılmaz derecede yüksek standartlar belirlemek ve bu standartlar karşılanmadığında kendini başarısız hissetmek.
• İnsanları memnun etmek: Başkalarının (özellikle müşterilerinizin) ihtiyaçlarını karşılamak için kişinin kendi ihtiyaçlarından ve hedeflerinden fedakârlık etmesi.
• Dikkat dağıtma: Önemli hedeflere odaklanmak yerine, gerekli olmayan görev veya faaliyetlere dalmak. Sosyal medyada fazla zaman harcamak.
• Odaklanma eksikliği:  Hedeflerin smart olmaması, yön ve ilerleme eksikliğine yol açar.
• Karşılaştırma: Kendini sürekli başkalarıyla kıyaslamak, yetersizlik duygusuna ve düşük öz saygıya yol açmak
• Kendini sınırlayan inançlar: “Yeterince iyi değilim” veya “Başarıyı hak etmiyorum” gibi kişinin tam potansiyeline ulaşmasını engelleyen inançlar.
• Değişime direnç: Büyümeye veya başarıya yol açabilecek gerekli değişiklik veya adaptasyonlardan kaçınmak.
• Finansal kötü yönetim: Parayı yanlış kullanmak veya harcama konusunda dikkatli olmamak, finansal istikrarsızlığa ve strese yol açar
• Tükenmişlik: Kendini çok fazla zorlamak veya çok fazla yük almak, yorgunluğa ve üretkenliğin azalmasına yol açar
• Olumsuz tutum: Kendine veya hedeflerine karşı sürekli olarak olumsuz veya yenilgiyi kabul eden bir tutuma sahip olmak.
Kendimizi Güçsüzleştiren Sabotajcının Durdurulması Nasıl Olur?
‘’En güçlü, soru kendimize sorduğumuz sorudur.’’
İçsel Sabotajcımızı tanımanın ilk adım kendimize güçlü sorular sormaktan geçiyor. Amaç, yukarıdaki davranış örneklerinin mevcut olup olmadığını tespit etmektir. Davranışların içinde kaybolmak yerine ona ışık tutan bir kişisel farkındalık geliştirmeliyiz. Otomatik davranışlardan ayrılma ve etki yaratma süreci oluşturmayı seçmeliyiz.
Yolculuğunuzu belgelemek, başarı ve başarısızlık süreçlerine dışarıdan baka bilmek için bir günlük tutmak iyi gelecektir. Size hizmet etmeyen düşünceleri tanımak ve ayıklamak için, ideal seni oluşturacak düşünceleri seçmeye yönelik, farkındalık uygulaması geliştirmek.
Olumsuz olan bu alışkanlıklardan kurtulmak için, sizi güçlendirici bir plan yapmak, önemlidir. Sizi yolda tutacak, bu durumu çözmüş ya da bu konuda çabalayan, sorumluluk ortaklığı yapacağınız kişilerden, destek almaktan korkmayın. Eskiye geri dönmenin içinde olduğu bu süreçte, seçimlerinizi kabul ederek hızla ilerlemek için, özeleştiri yapmak önemlidir. Burada kendinize şefkatli olmayı unutmayın.
İş yerinde ise yöneticinizle konuşarak geri bildirim isteyin. Beklentiler konusunda dürüst olun. Destek ihtiyacı ve işlerden geri kalmamak adına ne kadar çok konuşursanız o kadar, az korkutucu olur. Kendini sabote etmek, iş ortamında özgüven eksikliği yaratmaktadır. İş dünyası her zaman fırsatlar doğurur ve sizin hazır olmanızı beklemez. Bunun için, istekli ve gönülden destekçi olmak, zihni hazır tutmak gerekmektedir. Unutmayın, şans hazır zihne güler.
Kendi Hikayene Kahraman Aramayı Bırakmalısın
“Değerli olarak GÖRÜNMEK mi istiyorsun, yoksa değerli OLMAK mı? ”
Gerçek şu ki, kimse sana değerini veremez, senin yerinize bunu dolduramaz; ne insanlar, ne para, ne iş unvanları… Ve hiç kimse sizin değerinizi elinizden alamaz.
Hikayende, kendi değerini geri alarak ve sorumluluğu üstlenmen halinde, kendini cesaretle savunmaya, çatışmalarda merakla yüzleşmeye ve eski kalıpları kırmaya başlayacaksın.
Ancak bu şekilde kendi hikayenin kahramanı olursun.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Sosyal Medyada Paylaş

Popüler Yazılar

Bunları da sevebilirsiniz
Bunları da sevebilirsiniz

Mutfak Dünyasının Sessiz Dönüşümü ve Geleceğin Gastronomisi

Mutfağın sıcak buharları arasında, bıçağımın sebzeleri dansla kucakladığı anlarda...

Mutluluğun Sırrı: Alma Verme Dengesinin Gizemli Gücü

Hayatın her alanında, evde, sosyal çevremizde ve iş yaşamımızda...

Kozmetik Alışverişinin Getirdiği Mutluluk

Kozmetik alışverişi, birçok kişi için sadece bir ihtiyaç olmanın...

Teknolojinin hekimlik sanatına etkisi ve geleceğin tıbbı

“Hekimlik, bilimle beslenen bir zanaat, insanla bütünleşen bir sanattır,...