Finans departmanındaki meslektaşlarımın gözünde hep “maliyet merkezi” olarak görüldüğümüzü biliyorum. Uzun yıllar süren İK kariyerimde en çok duyduğum soru: “Bu eğitim programının ROI’si ne olacak?” Ya da “Bu işe alım süreci neden bu kadar maliyetli?”
Ancak ben, finans eğitimi almış bir İK yöneticisi olarak, her iki tarafın da dilini konuşabilmenin avantajını yaşıyorum. Ve şunu net olarak söyleyebilirim: İnsan kaynakları, şirketlerin en stratejik yatırım alanıdır.
Gelin size bazı somut veriler sunayım: Ortalama bir çalışanın işten ayrılma maliyeti, yıllık maaşının %150’sine kadar çıkabiliyor. Bu rakama işe alım sürecinin maliyetleri, eğitim giderleri ve verimlilik kayıpları dahil. Dolayısıyla, doğru yetenek yönetimi stratejileri aslında bir maliyet değil, tasarruf kalemi.
Finansal perspektiften baktığımızda, şirketlerin piyasa değerinin ortalama %52’sinin maddi olmayan varlıklardan oluştuğunu görüyoruz. Bunun büyük kısmını da insan sermayesi oluşturuyor. Yani bilançoda göremediğimiz ama şirketin gerçek değerini oluşturan en önemli kalem.
İK analitiği sayesinde artık her kararımızı veriye dayalı olarak alıyoruz. Örneğin, yetenek havuzumuzda yer alan çalışanların performans trendlerini yapay zeka algoritmalarıyla analiz ederek, gelecekteki liderlik potansiyellerini %85 doğrulukla tahmin edebiliyoruz.
Finans departmanının sevdiği dilde konuşacak olursak:
- İşe alım maliyetlerimizi son 2 yılda %30 düşürdük
- Çalışan bağlılığı programlarımız sayesinde personel devir oranını %15’ten %8’e indirdik
- Yetenek geliştirme programlarımızın getiri oranı (ROI) ortalama %250
Evet, İK projeleri için bütçe talep ederken ben de finansal analizler yapıyorum. EBITDA’ya etkisini hesaplıyor, nakit akışı projeksiyonları hazırlıyorum. Ama şunu da biliyorum ki, insan kaynağına yapılan yatırımın geri dönüşü, klasik finansal yatırım araçlarının çok ötesinde.
Günümüzde şirketlerin en büyük risk faktörü, yetenek kaybı. En büyük rekabet avantajı ise doğru yetenekleri çekebilmek ve elde tutabilmek. Bu nedenle İK bütçesini bir maliyet kalemi olarak görmek yerine, stratejik bir yatırım olarak değerlendirmek gerekiyor.
Finans dünyasının sevdiği bir terimle bitireyim: İnsan kaynağı, şirketlerin “blue chip” yatırımıdır. Kısa vadede maliyetli görünebilir ama uzun vadede en istikrarlı ve yüksek getiriyi sağlayan yatırım aracıdır.
Ve sevgili finans departmanındaki meslektaşlarım, bir sonraki bütçe görüşmesinde masaya oturduğumuzda, sadece excel tablolarındaki rakamları değil, o rakamların arkasındaki potansiyeli de görelim. Çünkü en değerli varlığımız, hiçbir bilançoya sığmayacak kadar kıymetli.
Son söz olarak;
“Değer vermek, bir insanın kalbine dokunmaktır.
” Değer vermek, sadece maddi şeylerle değil, duygusal bağlarla da ölçülür. Birine değer vermek, onun kalbine dokunmak ve hayatında kalıcı bir iz bırakmak anlamına gelir.
Para herşey değildir. Ama çok şeydir bizler iş yapıyoruz. Ancak ölçerken doğru yere koymak İnsan Kaynakları ve Finans Yöneticilerinin görevidir.