Einstein’ın Newton İle Kavgası !

Tarih

Sir Isaac Newton ve Albert Einstein, bilim tarihinin en büyük iki dehasıdır. İki bilim insanı da büyük buluşlara imza atmış, ancak Newton’dan üçyüz yıl sonra Einstein, dünya, evren ve kütle çekim konusunda çok farklı buluşlar yapmıştır. Bu iki dahinin yaşam ve buluşlarının farklılıklarını irdelemeye çalışacağım.
“ÜZGÜNÜM NEWTON, KÜTLEÇEKİM KONUSUNDA
SÖYLEDİĞİN HERŞEY YANLIŞ, ÇÜNKÜ UZAYDA İŞLEYİŞ BÖYLE DEĞİL”
Ayrıca, “İDDİA ETTİĞİN GİBİ ZAMAN DA SABİT DEĞİLDİR
”ALBERT EINSTEIN”
Newton dokunulmazdı! döneminden 300 yıl sonra Einstein diye biri çıkıp bunları söylüyordu.
Einstein Newton hakkında şunları da söyler:
“Yaşamış en zeki insandır”
‘’Eğer daha yükseği görüyorsam, bu Newton’un omuzlarında olduğum içindir”.
“MiLYONLARCA iNSAN ELMANIN DÜŞTÜĞÜNÜ GÖRDÜ, YALNIZCA NEWTON NEDEN DİYE? SORDU”.
Bilim dünyasındaki buluşları onu üçyüz yıl süreyle “En Etkili Bilim İnsanı“ yapmıştır.
“Uzaydaki cisimler aralarında bir ip varmış gibi birbirlerine çekim kuvveti uygularlar !!! Birbirlerine çarpmazlar çünkü merkezkaç kuvvet bu çekimi dengeler”, diye düşünmüştü. Newton’a göre, iki cisim arasındaki çekim kuvveti, bu cisimlerin kütleleri ile doğru, aralarındaki mesafe ile ters orantılıdır.
‘’Kütlesi olan cisimler birbirlerini çeker, elma da dünyayı çeker”. SIR ISAAC NEWTON
Einstein’ın Newton ile kavgası da bu görüş nedeniyledir.
Aileden gelen bir zenginlik ile yaşama başlamış olan Newton, babası erken ölünce annesinin evlenmesini kabullenememiş, çocukluk yıllarında aile sorunları yaşamıştır.
Öğrencilik döneminde Cebir, Geometri, Trigonometri, Latince ve Antik Yunanca dersleri almıştır. Aristoteles, Galile, Kepler, Copernicus ve Descartes’ı okumuş ve etkilenmiştir. Sir Isaac Newton seksenaltı yıllık yaşamında Matematikçi, Astronom, Fizikçi, Mucit, Simyacı, Teolog, Filozof olarak bilinmiş; Milletvekili, Darphane müdürü, Hazine sorumlusu, Royal Society Başkanı olarak çeşitli görevlerde bulunmuştur.
5 Temmuz 1687’de Sir Isaac Newton’ un, latince yazılmış “Philosophie Naturalis Principia Mathematica” adlı eseri yayınlanmış ve bu tarih bazı düşünürler tarafından “Aydınlanma Çağının” başlangıcı olarak kabul edilmiştir. Aydınlanma çağında akıl, bilim, özgürlük ve insan hakları gibi değerler ön plana çıkmıştır. Bu dönem Avrupa’ da bilimsel devrimlerin başladığı çağdır. Bilimde Kepler, Galile, Copernicus, Newton dönemleridir, rasyonel düşünceye dayalı felsefi hareketler gelişmeye başlamıştır. Aydınlanma çağı yüz yıl sonra başlayacak olan sanayi devrimlerinin oluşmasında etkili olmuş, Fransız ihtilalinin altyapısı hazırlanmıştır.
27 yaşında Cambridge Üniversitesine Matematik profesörü olarak kabul edilmiştir. Sir Isaac Newton’ın kütle çekim yasası, hareket yasaları, bilimsel yöntem, kalkulüs, aynalı teleskop, beyaz Işığın prizmadan geçince renklere ayrışması ile ilgili buluşları vardır. Bunları Principia adlı eserinde yayınlamıştır. Çok sayıda başka yazılı eseri de vardır. Yalnızca deneysel olarak kanıtlanan verilere inanıyordu, Gençliğinde bir dönem Simya ile ilgilenmiştir.Servetinin önemli bir kısmını Güney Denizi fonlarında kaybetmiştir.
31 Mart 1727 de Londra’ da ölmüştür, ünlü bir bilim insanı olduğu için Westminster Katedral’inde toprağa verilen ilk bilim insanı olmuştur.
Newton hakkında aşağıdaki tanımlamalar yapılmıştır.
“Ölümsüz bir ölümlü veya ölümlü bir Ölümsüz” ! Anonim
“Newton’u düşünce aleminden çıkartırsak, geriye sadece biraz delilik kalır”. VOLTAIRE
“Newton, matematik konusunda, dünyanın başlangıcından bugüne kadar yapılandan daha fazlasını yapmıştır”. LEIBNITZ
“Newton, matematiksel fizikteki devrimin mimarıdır. Ekonomist JOHN M. KEYNES,
Tarihin en büyük bilim insanıdır”. ISAAC ASIMOW
Bilim insanları genel olarak hırslı ve iddialı olduklarından, düşünce ve iddialarını kabul ettirmek isterler, bunlar için kavgadan kaçınmazlar, davalarına sahiptirler. Bazıları bu uğurda her türlü bedeli ödemeye hazırdır, Sokrates, Bruno, Lavoisier gibi yaşamlarını feda edenler, Galile gibi güçlükle canlarını kurtarabilenler vardır. Newton ve Einstein da hırslı ve iddialı kişiliklerdi. Bilimsel kıskançlığı olan ve aksi karakterli Newton, ilişkilerinde kırılgan ve çatışmacıydı. Yalnızlığı seven, arkadaşı olmayan, ruhsuz ve kindar bir kişilik olarak tanımlanırdı. Cambridge üniversitesinde bulunduğu yıllarda Robert Cook, Leibnitz, John Lock ile kavgalıydı.
Newton, aşağıdaki sözleri ile kendi yaşam felsefesini ve insanlar hakkındaki düşüncelerini dile getirmiştir.
Yıldızların hareketlerini hesaplayabilirim, insanların davranışlarını hesaplayamam
İnsanlardan kendim için birşeyler bekleseydim, hiçbir şey yapamazdım.
Matematik bir dildir, evrenin dilidir.
Fizik, tüm bilimlerin temelidir.
Yanıtını aradığı sorular ve bulduğu yanıtlar onu büyük bilim insanı yapmıştır.
Fırlatılan taş neden yere düşer, neden bir süre hareket edip sonra düşer ?
Elma neden dik düşer de yana düşmez ?
Evrende neden Hareket vardır ?
Madde nasıl davranır ve nasıl hareket Eder ?
Dünya ve Gök cisimleri arasındaki çekim Kuvveti nedir ?
Ay, dünyanın çekimine rağmen neden dünyaya düşmez ?
Neden gök cisimleri elips şeklinde hareket eder, bunu nereden anlıyoruz?
“HERŞEY ENERJİDİR”
Zeka, Azim, Barış, Hayal, Merak sonucu buluşları ile dahi ünvanını almıştır.
Yalnızca Kalem ve kağıt i̇le teorik olarak evrenin birçok sırrını çözen dahidir.
Einstein’ın buluşları, çalışmaları, modern fizik anlayışının temellerini atmıştır.
1921 yılında “Fotoelektrik etkiyi“ bulmuş ve bununla Nobel Fizik ödülünü almıştır.
Beş yaşında babasının armağan ettiği pusulanın çalışmasını hayranlıkla izlemiş ve anlamaya çalışmıştır. Oniki yaşında İskenderiye’ li Euklides’ in Matematik ve Geometri kitabını okumuştu, geometri’ den büyüleniyordu, “orada herşey tartışmasız ve kesindi”. Alman eğitim sistemini sevmemişti, 15 yaşında okulu bıraktı, liseyi İsviçre’de bitirdi. Geçimsizliği ile tanınmış olduğundan üniversitelerden ret yanıtı alıyordu.
Bern’ de, Patent ofisinde iş buldu, altı yıl sonra Zürich Üniversitesi Politeknik Fakültesine teorik fizik Profesörü olarak davet edildi, daha sonra Prof. Max Plank bizzat Zürich’ e gelerek kendisini Berlin Üniversitesine davet etmiştir.
Filozof Einstein’ın bazı sözleri ders niteliğindedir.
Benim özel bir yeteneğim yok, yalnızca tutkulu bir meraklıyım,
Bu dünyada beni birkaç kişi anladı, onlar da yanlış anladı,
Daha uzağı görebiliyorsam, bu, devlerin omuzlarına çıktığım içindir,
Önyargıları yok etmek, atom çekirdeğini parçalamaktan daha zordur,
Bana da geri zekâlısın diyenler oldu ve ben atomu parçalayıp ellerine verdim,
Üçüncü dünya savaşında hangi silahların kullanılacağını bilmiyorum, ama dördüncü dünya savaşında taş ve sopaların kullanılacağını biliyorum.
Bazı erkekler kadınları anlamaya çalışır, diğerleri kendilerini daha basit konulara adarlar, örneğin Görelilik Kuramına…
“Görelilik kuramımı başarıyla kanıtlarsam Almanya benim bir Alman olduğumu iddia edecek, Fransa ise Dünya Vatandaşı olduğumu açıklayacaktır. Kuramım gerçek dışı çıkacak olur ise, Fransa bir Alman olduğumu söyleyecek, Almanya ise Yahudi olduğumu açıklayacaktır”.
Özel ve Genel Görelilik kuramı ile evrenin zaman ve mekan kavramını kökten değiştirmiştir. Bu teoriler ile uzay zamanın eğriliğini ve yerçekiminin doğasını açıklamıştır. E=mc² denklemi ile kütle ile enerjinin eşdeğer olduğunu göstermiştir. Einstein, evrenin genişleyen bir yapıda olduğunu öngörmüş, bu da Büyük Patlama teorisinin temelini oluşturmuştur.
İKİ DAHİNİN GÖRÜŞ FARKLILIKLARI
Newton ve Einstein’ın Din ve Tanrı anlayışları çok farklıydı, Newton inançlı bir Hristiyandı. Trinity kolejinde olmasına rağmen Trinity’e ( Baba, oğul ve kutsal ruh üçlemesi) inanmıyordu, bunun Hristiyanlık’ta olmadığını kanıtlamak için uzun yıllar tüm incillerde araştırma yapmış, ancak istediği sonucu alamamıştır. Newton “Evrenin Matematiksel düzeni Tanrısaldır” derken aynı zamanda “ herşey Mekanik kurallara göre işlemektedir” diyerek Bilim ile Din arasında denge kurma gayreti ile bu konuda çelişki ve kararsızlık içinde olduğu anlaşılmaktadır.
Einstein Yahudidir. “Herşeye kadir bir Tanrı tanımıyorum, böyle bir varlık varsa insanları düşünce ve davranışlarından dolayı sorumlu tutamayız”. “İnsanın kader ve davranışlarından kaygılanmayan, dünya üzerinde var olan her şeyin düzen ve uyumunu sağlayan, Spinoza’ nın Tanrı’sına inanıyorum” demiştir.
Newton, yeterli Geometri bilgisi olmadığı için ilk başvurusunda Cambridge üniversitesine profesör olarak alınmamıştır. Oysa Einstein oniki yaşında geometriye olan hayranlığını ifade etmiştir.
Newton Kütle Çekim kuramın eksik olduğunu farketmiş, düzeltmek için çok uğraşmışır. Bu nedenle Merkür’ ün yörüngesindeki sapmanın uzun yıllar nedeni anlaşılamamıştır. Newton’ a göre uzay kapalı, boş ve sınırlı bir kutu gibidir, evren ise statik ve sonsuzdur. Einstein ise evrenin, gök cisimleri dışında uzay zamandan oluştuğunu kanıtlamış, dinamik ve hızla genişlemekte olduğunu açıklamıştır. Üç boyutlu olarak bilinen evrende, “zaman dördüncü boyuttur” demiştir.
Einstein’ın genel görelilik kuramına göre hareketli cisimler zamanın daha yavaş aktığı yere yönelir, elma dünyanın merkezine doğru düşer, çünkü burası dünyada zamanın en yavaş aktığı yerdir. Bir cismin merkezine ne kadar yakın olunursa zaman o kadar yavaş akar, bu saptamanın tersi de geçerlidir. Mariana çukuru dünyanın merkezine daha yakın olduğundan zaman orada daha yavaş aker, Everest ile aradaki yükseklik farkı yaklaşık yirmi km.’dir ve dünyanın merkezine daha uzak olduğundan, Everest’te zaman daha hızlı akar, bu nedenle Everest’te daha hızlı yaşlanılır.
Einstein’ ın en önemli kuramı Kütle Çekim’dir, Galaksilerden zerreye kadar bütün cisimleri ilgilendirir. Bu kuramın tüm evren için geçerli olduğunu kanıtlamıştır. “Kütle çekim kuvveti bütün gezegenleri güneş etrafında yörüngede tutar. Cisimleri fırlattığımızda yere düşmeleri de kütle çekim nedeniyledir, genel gürelilik kuramı bunu açıklar”. Kütle çekim’i anladığı anın hayatının en mutlu anı olduğunu söylemiştir.
Newton, Merkür gezegeninin yörüngesindeki sapmayı klasik Newton mekaniğiyle açıklayamamıştır. Einstein’ın genel görelilik teorisi, Merkür’ün yörüngesindeki bu sapmayı açıklayabilmiştir. Merkür’ ün birkaç milyar yıl sonra, bu sapmanın sonucu olarak, Venüs ve Dünya ile çarpışması olasıdır. Genel Görelilik Teorisi kütle çekim kuvvetinin uzay zamanın eğriliğinden kaynaklandığını öne sürer. Güneşler gibi büyük kütleli cisimler, etraflarındaki uzay zamanı bükerek gezegenlerin hareketinde sapmalara neden olur; uzay zaman ışık dahil herşeyi büker. “Gök cisimlerini birarada tutan uzay zamandaki bükülmelerdir”.
Buna göre kütle çekim, Newton’ un iddia ettiği gibi, cisimlerin doğasında bulunan bir özellik olmayıp uzay zamandaki bükülmedir. Bu Kuram modern Astrofizik olanakları kullanılarak kanıtlanmıştır.
Gök isimleri ve bükülmüş uzay zaman
Newton zaman ve mekanı mutlak olarak tanımlar, cisimler bu sabit uzayda hareket eder. Einstein’a göre ise zaman mutlak değildir, özel görelilik teorisine göre hızla akmaktadır, hareket eden bir gözlemciye göre yavaşlayabilir, yani zaman görelidir; mekân da gözlemciye göre değişkendir.
Newton’a göre ışık parçacıktır ve hızı sonsuzdur. Einstein, ışığın hem parçacık hem dalga özellikleri taşıdığını gösteren fotoelektrik etkiyi keşfetmiş, ışık hızının evrendeki en yüksek hız olduğunu belirtmiştir (299.792.458 m/s, yaklaşık 300.000 km/s)
Newton’un evreni deterministiktir. Einstein “Tanrı zar atmaz” diyerek, bu fikre karşı çıkmıştır. Newton, kanıtlanmamış bilgiye inanmıyor olmasına rağmen, bazı teorileri kanıtlanamadan birkaç yüzyıl boyunca geçerliliğini korumuştur. Işığın kütle çekimsel sapmasının kanıtlanması gibi Einstein’ın teorileri deneylerle doğrulanmıştır.
Newton, klasik fiziğin temellerini atmış ve evreni mekanik bir sistem olarak ele almıştır. Einstein ise evreni dinamik, zaman ve mekanın birbirine bağlı olduğu bir yapı olarak görmüş ve bu anlayışa göre kütle çekimini yeniden tanımlamıştır. Bu iki büyük bilim insanı, farklı çağların farklı sorunlarına yanıt vermiş ve bilimi ileriye taşımışlardır.
1999 yılında Fizikçiler için bir “Milenyum Oylamasi” yapıldı, dünyanın önde gelen 100 Fizikçisi“ Tüm zamanların en iyi Fizikçisi” olarak: ALBERT EINSTEIN’I birinci, SIR ISAAC NEWTON’U ikinci seçtiler. Newton yaşıyor olsaydı, ikincilik onu çok mutsuz ederdi.
Başka bir oylamada Newton, Tarihin en büyük 100 insanı sıralamasında, bir süre İsa’dan daha önde yer almıştır.
Einstein yazılı sınav sorularını içeren kağıtları dağıtılmak üzere asistanına verir.
Asistan sorulara bakar, sessizce ve çekinerek:
“Hocam sorular geçen yıl sorduklarınızın aynısı” der.
Einstein: “Biliyorum der, ama yanıtlar artık farklı”.
Yazıyı, henüz açıklanamamış iki soruyu yineleyerek bitirmek istiyorum:
Uzay zaman karanlık madde midir ?
Karanlık enerji̇ E=mc2 denklemindeki enerji midir ?
Albert Einstein, 18 Nisan 1955’te ABD’ nin Princeton kasabasında, 76 yaşında hayatını kaybetti, cenazesi yakıldı.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Sosyal Medyada Paylaş

Popüler Yazılar

Bunları da sevebilirsiniz
Bunları da sevebilirsiniz

Mutfak Dünyasının Sessiz Dönüşümü ve Geleceğin Gastronomisi

Mutfağın sıcak buharları arasında, bıçağımın sebzeleri dansla kucakladığı anlarda...

Mutluluğun Sırrı: Alma Verme Dengesinin Gizemli Gücü

Hayatın her alanında, evde, sosyal çevremizde ve iş yaşamımızda...

Kozmetik Alışverişinin Getirdiği Mutluluk

Kozmetik alışverişi, birçok kişi için sadece bir ihtiyaç olmanın...

Teknolojinin hekimlik sanatına etkisi ve geleceğin tıbbı

“Hekimlik, bilimle beslenen bir zanaat, insanla bütünleşen bir sanattır,...