Beyin çürümesi çağımızın en büyük baş belası!

Tarih

Ağırlıklı olarak sosyal medyada niteliksiz içeriklerin hızla yaygınlaşması neticesine günlük yaşamda belirsizliklerin artması, kişilerde düşünsel ve/veya zihinsel bozulmalar ve nihayetinde de bir tür çöküş için kullanılan “brain rot” kavramından Türkiye de payını aldı. Aklını kullanması esas olan bireyler bu sebeple, çöplükler üzerinde dolaşıp kendini cennet gibi kırlarda ve çiçekler arasında hayal eden at sineklerine dönüştü…
Buharın bulunması ve ticari amaçlarla kullanılmaya başladığı Endüstri 1.0 ile başlayan Antroposen Çağ, bir yanda teknolojik ilerlemeler öte yanda da sayısız sorun ile sürüyor. Gelişen teknolojiler sayesinde işler robotlara delege edilirken işsizliğin çözümleri konusunda uluslararası toplumu rahatlatacak küresel bir plan ne yazık ki bugün bile yok. Oysa Endüstri 4.0 ile taçlanan ve Endüstri 5.0’a evrilen bu dönem 250 yılı geride bıraktı. Öğrenen makineler devreye girdi, sanayi devleri için anlamı ve değeri olan bu konuda ilk üçüncü dünya ilkeleri eğitimin pabucu dama attı. Çocukluk yaşlarımda aritmetik işlemleri kafadan yapmak marifet kabul edilirken, günümüzde para üstünü bile önündeki yazar kasanın ekranına bakarak verebilen kasiyerler türedi. Yarın bir gün o sayıları da okuyamayan insanların ortaya çıkması hiç de uzak olasılık değil.
İnsanın niteliksizliği bir tür hastalık mı?
Şimdilik hastalık kabul edilmiyor ama ekonomiye ciddi zarar verdiği sıklıkla dile getiriliyor. Soft Power kavramı ile ele alınan temel dayanaklardan biri olan “yüksek kültür” ya da “üst kültür” tam olarak kültürün bir “güç” olduğunu ifade ediyor. Bir toplumun güçlü olması ve silahlı kuvvetler dışında uluslararası alanda “ben de varım” diyebilmesi bu anlayışa bağlı. “Yumuşak Güç” anlamına gelen Soft Power kavramın isim babası Joseph S. Nye, ABD önceki Savunma Bakan Yardımcılarından biri. Esas oyuncuları devletler olan bu yapı içinde, güçlü ve istikrarlı dış politika “olmazsa olmaz” konulardan biri, birincisi. İkincisi ucuz çıkarları kovalamayı dışlayan ve bir anlamda erdemler ile pekişen siyasi-idari değerler. Sonuncusu da popülariteden uzak , bu yapıyı daha çekici kılan nitelikli bir kültür dünyası. Kritik nokta da burası zaten…
Genel olarak bakılacak olursa “güç”, geçmişte müzakere masalarına ve savaş meydanlarına adresli başarı göstergeleriydi. Soft Power kavramı ile bu anlayış asker sayısının ya da balistik füzelerin menzili mukayesesinden çıktı ve yerini gastronomi, sanat, insan sermayesinin çekiciliği vektörü ile eğitim, küresel katılım, spor, yüksek kültür, girişimcilik ve inovasyonla desteklenen iş modelleri, özellikle de ekonomi gibi unsurlara bıraktı.
Özetle bu anlayış, bilginin olduğu ve egemenlik kurduğu her yerde boy gösterir hale geldi.
Dünyanın geleceğini kim biçimlendirecek?
Dünya genelinde ve özellikle küresel üreteme katkısı olmayan ya da sınırlı kalan toplumlarda ne olacak ne yaşanacak diye merak edebilirsiniz. Umut verici bir tablodan bahsetmek ne yazık ki pek mümkün değil.
Sosyal medyaya düşman olmamak önemli, doğru yönde kullanmak çok değerli. Bir dakikada en az 50-60 ekran kaydırma bu değersizleşme sürecindeki ilk kilometre taşı. Gördüğünüzü bir saniyede değerlendirmek zaten söz konusu değilken, kişi o süre zarfında o paylaşımı tüketiyor!
Kişinin önce görmesini, sırasıyla da anlamasını, kavramasını, değerlendirmesini önleyen sayısız çeldirici tam saha baskılı pres yaparken sayı almak hiç mümkün değil. Bu türden çöpler ile haşır neşir oldukça bireylerin de birer “çöp” haline gelmesi doğal olarak kaçınılmaz.
Günümüzün akıllı cep telefonları önemli bir teknolojinin vardığı noktanın kanıtı. Bu teknolojiyi geliştirmeyen, inovasyondan uzak duran, “parasını öder alırım” anlayışı ile bir yere varılamayacağı ortada. Şaşırtıcı ve endişe verici olan ise bu anlayıştaki toplumların ve/veya bireylerim rekor sayılabilecek süreler niteliksiz paylaşımlara uzun süreler ayırması. Bunu “boş vakti değerlendirmek” ya da “eğlenmek” olarak mümkün değil.
Çare çeldiricilerden uzak durmak…
Sigara bağımlılığı gibi de düşünülebilir bu çeldiriciler. Bunlardan uzak durmak elbette kolay değil. Bir yerlerde “aptallaştırma” amaçlı bunlar üretirken, öte yanda bunun farkına bile varmamak olası. Bunu bir tür, ki öyle “zehirlenme” olarak kabul ederseniz panzehri de ekrandaki nitelik yoksunu paylaşımlara vakit ayırmamak. Mümkün olduğu ölçüde, geliştirmek ve ilerleme kaydetmek kaydıyla zihinsel açıdan “daha doyurucu” konulara yönelmek, müzikaliteye önem vermek, estetik değerler ile iç içe olmak gibi “yüksek kültür” çıktılarını içselleştirmek gerek. Kazanç odaklılık yerine değer odaklı çalışmalara yönelmek, entellektüel birikimleri arttırmak, şiddetten uzaklaşmak, tahammül sınırlarının yerine tolerans sınırlarını tesis etmek bu yolda doğru ve anlamlı birer adım olacaktır.
Sorunun esas kaynağı; bireyin zihinsel veya entelektüel durumunun bozulmasına sebep olan önemsiz ya da zihinsel olarak zorlayıcı olmayan çevrimiçi içeriklerin aşırı tüketilmesidir. Bu tüketim hızının çılgınlık seviyesine vardığı başta Oxford olmak üzere çeşitli akademik çalışmalara konu oluyor. Uzmanlar endişe veren gelişmelere sıklıkla işaret ediyor. Konu ile ilgili olarak çok uyarı yapılıyor, bu toksik kavram o kadar yoğun biçimde gündeme geliyor ki 2023 yılından 2024 yılına geçildiğinde kullanım sıklığının yüzde 230 oranında arttığı raporlarda yer alıyor.
Özetle; güç arayanların uzak durması gereken “kötü alışkanlar” arasında açık ara ilk sırada beyin çürümesi yer alıyor.

1 Yorum

  1. 1 geleceğe yön vermek için iktisad eğrisine girmemek, 2 hackerlerin doldurduğu çöplüklere değerli taşlar bırakmak 3 sürece tek bir veri olarak bakmak ve tekbir veri ile cevap vermek vede evrensel olabilmek 4 algının entelektüel olduğunu unutmamak 5 değerli analog nesnelerin tüketim ve uzaklaşma nesnesi olmaması 6 teorilerle ana gerçeklik algıları oluşturmak 7 toplumsal terör oluşturan evrensel konuları yapay zeka hukuğu ile kontrol altına almak 7 en önemlisi otonom olan branşlar, bilimler ve meslekler akademik bölümlerde yenilenme ve ilerlemeyi zorunlu kılacaktır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Sosyal Medyada Paylaş

Popüler Yazılar

Bunları da sevebilirsiniz
Bunları da sevebilirsiniz

Karar sürecinin dayanılmaz zorluğunu aşmak!

Hepimizin kafasını meşgul ediyor, yaşamlarımızı etkiliyor ama herkes “karar...

Ulaşılabilir liderlikle değişim fırtınası

Günümüz iş dünyasında geleneksel otoriter yöntemlerin yerini, çalışanlarla samimi,...

Malta eriği düzeni ve blockchain

Malta eriği diğer adıyla Yenidünya veya Eriobotrya japonica, Eriobotrya...

Gerçekte Neyi Satın Alıyoruz?

Tüketici olarak bir ürünü satın alırken gerçekten neyin peşindeyiz?...